15 Mayıs 2024 / Gölcük Haber Gazetesi
“Bu yıl bütçe harcamalarının 11 trilyon 89 milyar, gelirlerinin ise 8 trilyon 437 milyar TL olması hedeflendi. 2023’te 1 trilyon 375 milyar TL olan bütçe açığının 2024’te 2 trilyon 651,9 milyar TL’ye çıkması da bir başka hedef. İlk çeyrekte 513,4 milyar liralık bütçe açığı vermişiz. Bir yılda 4 çeyrek olduğuna göre hedefe yakın, yani 2,6 trilyon liraya yakın bir yerlerde yılı tamamlarız.
* * *
Hedef böyleyken 2024’ün mayıs ayında bütçe açığının azaltılması ve mali disiplinin sağlanması için yeni bir tasarruf paketi hazırlandı. Buraya kadar her şey normal. Yani geçmişte de yaşadığımız, gördüğümüz şeyler.
İlginç olan ise şu: Bu paketle 100 milyar TL’lik tasarruf yapılacakmış. Tasarruf paketini hazırlayanlar mutlaka ne kadar gelir sağlanacağına ilişkin hesaplamalarda bulunmuşlardır. Ancak paketi açıklayanlar herhangi bir tasarruf rakamı telaffuz etmedi.
Buna karşın televizyonlardaki bazı yorumcular bu paketin yaratacağı tasarrufu 100 milyar TL olarak açıkladılar. Peki nereden biliyorlar? Diyelim ki kulaklarına fısıldandı! Ve de sonuçta destekleyen de karşı çıkan da bu 100 milyar rakamını baz alarak yorum yapıyor. Kimi az bulup eleştiriyor, kimi ise yeterli bularak destekliyor.
Kamuda tasarrufun anlamı ne? Bütçe açığını azaltarak, kamunun daha az para harcamasını sağlamak. Kamunun borçlanma ihtiyacını azaltmak. Faizleri düşürmek. Sıkı para politikası ile bunu destekleyip, enflasyonu da düşürmek.
Tasarrufu niye yapıyoruz? Çünkü dışarıdan borçlanamıyoruz. Para verecekler ciddiyetimizi sorguluyor. Hem TL, hem döviz açığımızı kapatmamızı istiyorlar. Borç verecek olan geri almayı da garanti etmek istiyor.
Burada duralım ve şu soruyu soralım: Yıllık bütçe açığı hedefi 2,6 trilyon TL ise 100 milyar TL’lik bir tasarruf tutarı ile kamunun daha az para harcayarak faizleri ve enflasyonu düşürmesi mümkün müdür? Hedeflenen açığın 26’da 1’i, enflasyon ve faizlerde tersine dönüşü sağlayacak bir manivela olabilir mi?
Alınan önlemlerle ‘kamu tasarrufu’ 8 öncelikli alana yoğunlaşıyor. Bu alanlar; “taşıtlar, binalar, kamu istihdamı, idari yapılanmada etkinlik, yurt dışı geçici görevlendirme giderleri, enerji ve atık yönetimi, haberleşme giderleri ile diğer cari harcamalar.” olarak sıralanıyor.
Anlaşılan o ki bu önlemlerle amaçlanan giderleri ifade etmek için 100 rakamı yeterli olmaz. Başka bir rakam olmalı!
Bu arada, böyle başlık bazında baktığınızda sıralamanın kolay olduğu, gerçekten ‘kamuda tasarruf’ amacı nedeniyle göze ve kulağa hoş gelen bu önlemlerin bazıları, rakam yükseldikçe sıradan vatandaşların gündelik hayatlarını da etkileyebilir.
Bu nedenle bu tasarruf önlemlerinin başta çalışma hayatı, eğitim ve sağlık olmak üzere birçok alanda etkileri ortaya çıktığında, uygulayıcıların yakınanlara: “Ne yapalım? Tasarruf tedbirleri var.” diyeceğini de unutmayalım.