9 Aralık 2022 / Dünya Gazetesi
“Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu geçtiğimiz günlerde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda ‘Liralaşma Stratejisi’ne vurgu yaparak bu kapsamdaki araçları enflasyon yüzde 5’e düşene kadar kararlılıkla uygulayacaklarını açıklamıştı.”
* * *
Merkez Bankası sitesinde yer alan yazısında ise “Liralaşma Stratejisi”ni dolarizasyonu önlemek için uygulanacak temel strateji olarak nitelemişti. Özetle Liralaşma Stratejisi ile bu kapsamda yer alan araçlar kararlılıkla kullanılacak, böylelikle bir yandan enflasyon düşerken diğer yandan ‘dolarizasyon’ sona erecek ve herkes TL’ye dönecekti. Kavcıoğlu’na göre ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler kapasitesinin artırılması cari dengenin sağlanması ve kalıcı fiyat istikrarı açısından belirleyici önem arzediyor.
Dolarizasyon nedeniyle kurlarda gerçeklikten uzak fiyatlamalar olduğunu, cari işlemler dengesinin sürekli açık verdiğini, bunun da ekonomiye dışsal şoklara karşı duyarlı hale getirdiğini ifade eden Kavcıoğlu bu nedenle büyüme ya da fiyat istikrarından birini tercih etme zorunluluğunun her zaman gündemde olduğunu vurguluyor.
***
Sadece bu kadar da değil.
Parasal sıkılaştırma ile yurt içi talebi kısmak kısa vadede cari açığı düşürüyor, enflasyonda da kısmi ve geçici düşüş sağlıyor. Ancak ekonominin potansiyelini kullanmasıyla tekrar enflasyon ve cari açık yükseliyor. Süreç zamanla kısır döngüye giriyor. Üstelik gerçek ve tüzel kişi tasarruflarında yabancı para ağırlığı nedeniyle döviz kuru artışı servet etkisi yaratarak iç talebi besliyor ve enflasyonu yükseltiyor. Bu nedenle ‘dolarizasyonun yapısal ve kalıcı bir şekilde bertaraf edilmes’i gerekiyor.
***
Şahap Kavcıoğlu küresel finansal kriz sonrasında uygulanan bazı politikaların yan etkisi olarak dolarizasyonun arttığına dikkat çekiyor. ‘Yabancı para sözleşme serbestisi’, ‘rezerv opsiyon mekanizması (ROM) ve yurt dışı para takası fonlamasının yükselmesi’ni yan etkiler arasında sıralıyor. Bu nedenle finansal sistemin mevduat ve kredi dolarizasyonunun 2010’da gerilemiş olduğu yüzde 30’lar seviyesinden, yüzde 50’ler seviyesinin üzerine çıktığını söyleyerek ekliyor.
“Küresel likidite bolluğunun yaşandığı 2010 sonrası dönemde firmalara getirilen yabancı para borçlanma serbestisi ile döviz geliri olmayanlar dahil firmaların yüksek oranda yabancı para cinsi kredi kullanımı kolaylaştırılırken, bankalara yabancı para likidite yönetiminde getirilen kolaylıklar ile dolarizasyon güç kazandı..”
Bu değerlendirmeyi yaparken baz alınan 2010 önemli bir tarih olsa gerek. Çünkü Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu bu tarihi adeta bir kırılma çizgisi gibi görüyor.
***
Kavcıoğlu ‘bozulmanın yaşandığı’ 2010 sonrası döneme ilişkin tespitlerine devam ediyor:
1-Türk lirası zorunlu karşılıklar yükseltilirken yabancı para zorunlu karşılıklar düşürülmüş, ayrıca bankalara ROM ile fazla dövizleri karşılığında Türk lirası likiditeye erişim imkânı tanınarak bankaların yabancı para fon toplaması teşvik edilmiştir.
2-Söz konusu dönemde banka bilançolarındaki yabancı para varlık ve yükümlülüklerin payı hızla artarken bankaların, fazla döviz likiditelerini yurt dışında para takası ile serbestçe Türk lirasına dönüştürmeleri de yabancı para mevduat toplama tercihlerini teşvik etmiştir. Kalıcı çözümlere öncelik verilmesinde gözlenen gecikmeler, dış dengenin sürdürülebilirliğine zarar vermeye devam etmiştir.
3-Ayrıca, işçi dövizleri gibi ekonomide yabancı para finansman dengesine katkı sunan güvenilir ve sürekli döviz kaynaklarının devreden çıkarılması ile kronik cari açık veren ülke ekonomisi kısa vadeli yabancı sermaye akımlarına daha da muhtaç hale gelmiştir. Dış piyasalarda da Türk lirası ile spekülatif pozisyonlar daha da kalıcı şekilde tercih edilmeye başlanmıştır.”
***
Bu noktadan sonra Kavcıoğlu, Liralaşma Stratejisi kapsamındaki uygulamaları detaylandırarak dolarizayonu önlemek için alınan önlemleri sıralıyor ve “Döviz kurlarında sağlanacak istikrar neticesinde fiyatlar üzerindeki kur kaynaklı doğrudan maliyet baskısı zayıflayacak; fiyatlamalarda yabancı paralara endekslenme tercihlerinin giderek azalmasıyla ve oluşacak güven ortamının beklentileri olumluya dönüştürmesiyle enflasyon eğilimleri normalleşecektir.” diyor.
Yine kendi kaleminden sonuçta amacın ‘Türk lirasına olan ilginin sürekli artmasını, milli paramızın ekonomimizin temel ödeme ve temel değer saklama aracı haline gelmesini sağlamak’ olduğunu söylüyor. İşte bu kadar! Umalım ki model başarılı olur, dolarizasyon önlenir, enflasyon düşer.
***
Ancak bir noktaya dikkat çekmeden geçmemek gerekiyor. Ben dolarizasyonu 2010 sonrası küresel likidite bolluğu dönemindeki bazı uygulamaların yan etkileri olarak anladım. Peki bu uygulamalara kim karar vermiş? 1-2-3 olarak sıraladığım bu uygulamalara ilişkin kararları Merkez Bankası’nın alabileceğini düşündüm. 2010 sonrası Merkez Bankası başkanlarının kimler olduğuna baktığımda Erdem Başçı, Murat Çetinkaya, Murat Uysal ve Naci Ağbal olarak sıralandıklarını gördüm.