3 Haziran 2024 / Gölcük Haber Gazetesi
“Son dönemde hem de birkaç kez okuduğum kitaplar içinde İlhan Başgöz’ün “Gemerek Nire Bloomington Nire” özel bir yer tutuyor. Çalışkan insanımızın Gemerek’ten başlayıp ABD’nin İndiana eyaletinin Monroe ilçesinin merkezi olan Bloomington’da tepe noktasına varan mücadele ve aydınlanma çabasını anlatıyor. Dünya ölçüsünde tanınan ‘halkbilim’ hocası Prof. Dr. İlhan Başgöz’ün hayat hikayesini; gücünüzü ortaya çıkarmak için okumalı, çocuklarınıza okutmalısınız. Hem eğitimin önemi ortaya çıkar, hem Anadolu insanının yüzyıllardır biriktirdiği değerleri öğrenir, hem de eğitimin önündeki tuzakların insanının gelişimine nasıl engel olduğunu görürsünüz.”
* * *
Bir müzik dinletisindeyim. Üniversite yıllarında sevdiğim bir türkü olan ‘Kırmızı buğday’ ile başlayan bir çello dinletisi. Yirmiden fazla parçanın yer aldığı dizinin daha ilkinde, hem de bize uzakmış gibi görünen çello ile çalınan bir Anadolu ezgisinin müthiş titreşimleri yankılanmaya başladı. Bu, Haydar Barçın’dan alınan, Muzaffer Sarısözen (O da halk bilimci) tarafından derlenmiş bir Manisa türküsü… (Sezinden-Çecinden tartışması ayrı bir konu)
Çello müthiş!.. Çocukken bazı rüyalarda uçardım; yavaş yavaş, dalarak, çıkarak ve çoğunlukla mutlulukla. Sonuç değişmez, uyandığımda elinden şekeri alınmış gibi üzülürdüm . Müzik hissettirerek devam ediyor. Sanki değiştiremeyeceğiniz bir kaderi anlatıyor ses dalgaları. Yavaş yavaş istenmeyen sona doğru gidiyor, önleyemiyorsunuz. Belki bir değil birçok insanının kaderini… Bir trajediyi ne kadar yıl geçerse geçsin tekrar tekrar, sessizce, sanki biraz da tevekkül ile yaşar gibi.
Ve 22 parçadan ilki, ‘Kırmızı buğday’ bitti. Alkış ve sonra sessizlik. Dinletiyi yöneten çellist öğretmen aynı trajediyi yaşamış gibi, yine derin sessizlikte, dingin bir tonla; Kırmızı buğdayı çok yakın zamanda kaybettikleri, bu türküyü düzenleyen çellist öğretmenleri Prof. Dr. Şinasi Çilden’in anısına saygı için ilk sıraya alarak çaldıklarını söyledi.
Şinasi Çilden Kastamonu Boyabatlı, Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen babanın oğlu: (Bu okullarda bir öğrenci mutlaka bir müzik aleti çalmak zorundaydı) Baba deneyimine yakınlığı olan, müzik okumak isteyen bir köy çocuğu. Üniversite için geldiği Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü’nde ilk defa viyolensel (çello) ile tanıştı ve Yıldıray Erdener’den ders alarak 1971’de okulunu bitirdi. Sonrası uzun bir yaşam öyküsü. Prof. Dr. olan Boyabatlı bu çocuk Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı yıllarca yönetti. Eşi de keman öğretmeni ve sanatçısı Prof. Dr. Şeyda Çilden.
Şinasi Çilden’in çello ile Anadolu’nun nice türküsünü düzenlemesi ve yorumlamasına en iyi örneklerden biri işte bu ‘Kırmızı buğday’. Meraklılar, Şebnem Yıldırım Orhon’la birlikte seslendirdiği “İki Çello Bir Anadolu” albümünü mutlaka dinlemeli.
Yıldıray Erdener de müzik öğretmeni. Gazi Eğitim Müzik Bölümü mezunu. Bakanlık bursuyla Almanya’da 1962-1968 arasında viyolonsel eğitimini tamamladı. Dönüp okulunda öğretmenliğe başladı. Etnomüzikoloji ve Halkbilimi dallarında eğitim için ABD’ye gitti. Girişte anlattığım İlhan Başgöz’ün okulu olan İndiana’da dahil birçok üniversitede yıllarca dersler verdi. (Başgöz kitabında Erdener’in bir süre yanında olduğundan söz ediyor.) Prof. Dr. Erdener 2021’de İstanbul’da hayatını yitirdi. ‘Sanattan yansımalar’ köşesindeki ufuk açacak yazılarını mutlaka okumak gerekli.
Bu üç öğretmeni; bugün yaşamlarını yitirmiş olmalarına rağmen, insanları etkilemeye devam eden bu üç öğretmeni bir ortak payda bir araya getirmiş olmalı. Anadolu’nun sıradan çocuklarının ömürleri boyunca yazdıkları örnek başarı öykülerinin bir anlamı, bir amacı, bir ruhu olmalı.
Kırmızı Buğday’ı çello ile çaldıktan sonra ‘öğretmene saygı’ görevini yerine getiren öğretmenler adına konuşan Çellist Öğretmen Onur Aysu’nun, çocuklarla sabırlı ve sakin müzik paylaşımını bu ruhun bir örneği olarak görüyor, çocukların geleceği adına umutlarımı büyütüyorum.