13 Aralık 2022 / Dünya Gazetesi
“Geçtiğimiz cumartesi günü BDDK’nın bir yönetmelik değişikliği sessiz sedasız Resmi Gazete’de yayımlandı.”
* * *
BDDK Yabancı Para Net Genel Pozisyon/ Özkaynak Standart Oranının Bankalarca Konsolide ve Konsolide Olmayan Bazda Hesaplanması ve Uygulanması Hakkında Yönetmelik’te yaptığı değişiklikle bankaların özkaynakların yüzde 20’si tutarında tuttuğu döviz karşılığını yüzde 5’e indirdi.
Yönetmelik değişikliğine göre; İş günleri üzerinden hesaplanan yabancı para net genel pozisyon/özkaynak standart oranının mutlak değerlerinin haftalık basit aritmetik ortalaması yüzde 5’ini aşamayacak.
Biraz daha basit bir ifade ile anlatacak olursak bankaların ‘kur riski’ nedeniyle tutmak zorunda oldukları döviz miktarı ‘konsolide’ özkaynakların yüzde 20’si yerine yüzde 5’i ila sınırlı tutulacak.
***
Peki neden?
1994, 2001, 2004, 2007…
Çeşitli şiddetlerde ekonomik krizlerin yaşandığı yıllardı. Kimi kur riskinden, kimi faiz, kimi likidite riskinden kaynaklandı ya da şiddetlendi.
Bu nedenle kişi olarak, kurum olarak, bir bütün olarak yaşayarak öğrendik. Döviz gelirin yoksa döviz borcun olmasın. Aman paranı dikkatli kullan, fazla borçla yakalanma. Dikkat ‘açığa’ düşme, satın ‘gel, gel’e kapılma. Dikkat vesaire! Madem bizde kriz eksik olmaz. Bizde olmasa dünyada olur, biz yine etkileniriz. Madem dünya ile entegre bir finans sistemimiz var. Madem Bankacılık otoritesi her zaman bankaların daha ihtiyatlı, daha sağlam olmalarını istiyor.
O zaman neden kur riski nedeniyle ayrılan döviz karşılıklarının limitini düşürddü.
Soruyu bir başka taraftan da sorabiliriz. Bankacılık otoritesi ‘yüzde 5’i aşamayacak’ diyorsa, fazla olan dövizler ne olacak? Banka, karşılık olarak tutamayacaksa bu dövizleri ne yapacak?
***
Ekonominin liberalleşmesi, dalgalı kura geçilmesi, dış ticaretteki artış nedeniyle bankaların dövizli işlem hacimlerinin artması normal. Bankalar da bu süreçte kısa ya da uzun pozisyon almışlar. Ancak 1990 sonrası bankalar döviz kurlarının enflasyondan daha az artması nedeniyle genel olarak açık pozisyon tuttular. Yabancı para ile borçlanan bankalar bu fonları TL’ye çevirerek müşterilerine ve tahvil-bonoya yatırdılar. Bu onlar açısından bir gelir yöntemi oldu. Bu süreçte doğal olarak hem faiz hem kur riski taşıdılar. Kriz zamanlarında bunun zararını da çektiler.Peki BDDK’nın bu kararı önümüzdeki süreçte faiz ve döviz kurlarındakieski trendlerin bütünüyle değiştiği anlamına mı geliyor? Yani faiz ve kur riski gündemden kalkıyor mu?
***
Ayrıca, BDDK’nın bu yönetmelik değişikliğini Merkez Bankası’nın ‘Liralaşma Stratejisi’ içinde bir adım olarak değerlendirebilir miyiz?
Ne diyordu Liralaşma Stratejisi’nde:
“Liralaşma stratejisi ile birlikte, hanehalkı, firma ve bankacılık kesimlerinin varlık ve yükümlülüklerinde Türk lirası cinsi kalemlerin ağırlığının kademeli bir şekilde artırılması, böylece finansal sistemin bütüncül olarak Türk lirası ağırlıklı bir yapıya kavuşması hedeflenmektedir.”
Bu cümleden daha dar bir alıntı yapacak olursak; “… hane halkı, firma ve bankacılık kesimlerinin varlık ve yükümlülüklerinde TL cinsi kalemlerin ağırlığının kademeli bir şekilde artırılması…” amacı ile bankaların kur riskine karşı ayırdıkları döviz miktarının azaltılması aynı amaca hizmet eder mi?
Yoksa bu dövizler Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini destekleyen ‘ihracat bedelleri’ gibi mi düşünülüyor?